Gezi Parki olayinin sertlestigi zamanin ilk günlerinden beri hep oralardaydım ve kendi çapımda durumu özetlemek istiyorum.
Ben ilk zamandan beri ordaydım ve ilk gün özellikle hiç provokasyon yoktu ve bir parti veya bir grupla ilgisi yoktu. Havada birkaç şiddeti durdurun tarzı pankart haricinde bir bayrak falan bile yoktu. Hukumet istifa diye sloganlar yoktu. Herkes "Dag basini duman almis. Gumus dere durmaz akar" seklinde Genclik Marsini soyluyordu. İlk gün özellikle orda saf ve temiz halkımız vardı. Bizim üstümüze siddetli bir şekilde gaz ve tazyikli su sıkıldı. Böyle olunca insanlar YETER dediler ve sokağa çıktılar.
Tam o sırada Erdoğan'ın ilk konuşması devreye girdi. Konuşmada sokaktakilere çapulcu dedi ve esnafima halkıma zarar verene her türlü önlemi alırım tarzı bir şey söyledi. Halbuki ben ordaydım ve yaşadım bunu dediği sırada. Esnaf ve orda bulunan apartmanlardaki halk dükkanlarını ve evlerini açtılar ve herkese sahip çıktılar. Polis o sırada dükkanlara zarar verdi. Bedava süt ve su dağıtan esnafın kapısı açık dükkanı duman içinde kaldı. Göz gözü görmüyordu.
Ama sonraki günlerde şiddet iyice arttı ve provokasyonlar başladı. Taksimde her yer bayrak oldu ve Taksim sırayla partilerin ve derneklerin ve örgütlerin boy gösterisi yaptığı bir yer haline geldi.
Beşiktaşta ise provokasyonların şiddeti arttı ve dolayısıyla polisin şiddeti iyice arttı. Her ne kadar iyi niyetli Türk halkı orda çok çok daha fazla bile olsa. YIKMAK çok daha kolay olduğu için provokatorler çok kolay bir sekilde amaçlarına ulaştılar.
Birkaç gündür biliyorsunuzdur Çarşı grubu dahil çekildi. Artık Beşiktaş a eylem amacli gitmenin bir manasının olmadığını düşünüyorum. Bundan sonra yapılan şiddet ülkemize iyice zarar vermektedir. Eylem siddet demek degildir. Eylem yapmak isteyen Taksime gidip uslu uslu eylemine devam etmelidir.
Ama genel çapta baktığımız zaman bu olayı bu kadar büyüten provokasyonlar veya halk değildir. Benim veya senin oraya gitmen yada gitmemen bir şeyi pek değiştirmeyecektir. Bu olayı başlatan polisin şiddetidir. Ve büyüten ve belki de düzeltebilecek olan Erdoğan'dır.
İstanbul'a herhangi bir bina yada bir şey yapılacağı zaman halkın görüşü alınabilir. Alınmadığı zaman ise halk gösteri yapıp bunu istemediğini belirtebilir. Eğer bir insaat bu derece büyük bir şekilde protesto ediliyorsa halk dinlenmeli ve bir anlaşma yapılmalıydi diye düşünüyorum. Siz ne yaparsanız yapın biz oraya o binayı yapacağız tarzı açıklamalar çok saygısızca.
Gezi parkıyla ilgili halka hala düzgün bir açıklama yapılmadı. RTE Türkiye ye gelir gelmez AKP li milletvekilleri yada danışmanları, artık kim bilmiyorum, onu oturtup kendine getirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Adam bir açıklama yapsa düzgün bir şekilde olay durgunlasacak.
Ben aslında siyasetten falan hiç anlamam ve sevmem. Bir programcı olarak işimi yapar otururum. Belki yanlış ama olay sadece agac kesilmesi iken Gezi Park ı için de protesto etmeye gitmedim. Ama sonradan halkın bu şekilde eziyet gördüğünü görünce içim burkuldu ve kendimi orda buldum.
Eğer bu durum bu şekilde devam ederse iş iyiye gitmiyor demektir. Her ne kadar Erdoğan'ı sevmesem de hükümetin yıkılmasını da istemem. Hükümetin yıkılması her zaman bizim zararımıza olur. Gezi Parkı olaylarını hükümeti yıkma eylemine dönüştürmeye çalışanlar yanlış yapıyorlar diye düşünüyorum. Hükümet demokratik yollarla işlerini yapmasa bile halk olarak demokratik yollarla bize yakışan bir şekilde halletmeliyiz diye düşünüyorum bu işi. Ama bir yandan da AKP hükümeti geri adım atmazsa bu işin de çözüleceğini düşünmüyorum. Özür dilemek hiç bir şeyi değiştirmiyor ne yazık ki.
Yazı çok uzun ve dağınık oldu ama düşüncelerinizi bekliyorum.
Taksim Gezi Parki Olaylari
5.6.13
Posted by Unknown at 13:57
Labels: besiktas, direnbesiktas, direngezi, direngeziparki, direnturkiye, geziparki, taksim
blog comments powered by Disqus